Toplumun Aşk Hakkındaki Zararlı Tavsiyeleri
Aşkı kendimiz için yaşıyoruz ama toplum baskısı seçimlerimizden davranışlarımıza kadar her şeyi etkileyebiliyor.
“Aşk kaderdir, oluruna bırak”
Toplum baskısıyla insanlar bazen aşkı aşırı yücelterek mantığı devre dışı bırakabiliyor. Aşkı bir kader gibi görüp, onu bekleyip, geldiğinde de her şekilde kabullenmek kişiyi beraberliği sorgulamaktan uzaklaştırıyor. Bir insanın kendine uygun birini bulması için planlar yapması veya “sağlıklı bir ilişki nasıl olmalı”, “birini seçerken neye dikkat etmeliyim” gibi sorulara cevap araması, özetle bilgi sahibi olmaya çabalaması aşkla bağdaştırılmıyor. “Her şeyi kadere bırak” gibi tavsiyeler ilişki üzerine kafa yormayı engelliyor. İlişkilere sadece duygusal bakmak ve mantıktan tamamen uzaklaşmak doğru kişiyi bulmaya yardım etmediği gibi tam tersi zarar verebiliyor.
İlişkiler ve aşk konusunda kendinizi eğitmekten, neyin doğru neyin yanlış olduğu anlamak için çaba göstermekten kaçınmayın.
“İnternetten eş çıkmaz”
Toplum kimi zaman insanların farklı yollarla aşkı bulmalarına da engel. Sözgelimi internet aracılığıyla eş bulmak isteyenler eleştirilebiliyor. Bu kişilere ya “aranıyor” gibi yaftalar yapıştırılıyor ya da eşlerini kendi çevrelerinden bulması öğütleniyor. Toplum kişilerin kendi sınırları dışına çıkıp daha çok seçeneği olmasına karşı negatif bir tavır gösterebiliyor. Bu yüzden online yolla tanışan veya aşkı bu yolla arayan pek çok insan içinde bulundukları durumu söylemekten çekiniyor.
“Yaşın geçiyor, evlen”
Toplumun bir başka dayatması da insanların geç olmadan evlenmesi. Örneğin 30’larının sonundaki bekar bir insana, aynı yaştaki evli bir insandan daha olumsuz yaklaşılıyor. Toplum genelinde “Çok geç olmadan evlen” düşüncesi hakim, ancak “Ne yaparsan yap, sakın yanlış biriyle evlenme” düşüncesi ise aynı geçerlilikte değil. Bu nedenle dışlanmamak ve “evli” statüsü kazanmak için gerçekte sevmedikleri insanlarla alelacele evlenip mutsuzluğa mahkum olan çok sayıda insan var. Bekarlar mutlu bir birliktelikten bir adım uzaktayken, evli ama mutsuzlar hayatı boyunca mutsuzluğu seçmek zorunda kalabiliyor ya da zor ve acı verici bir boşanma sürecinden geçip bir de bu süreci atlatmak için yıllarını kaybedebiliyorlar. Evlenip ayrılan insanların bir diğer dezavantajı “boşanmış” oldukları için, yaşıtı olan bekarlardan daha negatif algılanmaları…
Psikologlar insanların her ne olursa olsun aceleyle “yaşım geçiyor” diyerek sevmediği veya uygun olmadığını düşündüğü kişilerle evlenmemesi gerektiği düşüncesinde. Doğru zamanda doğru kişiyle evlenmek topluma rağmen mutluluğun anahtarı…