AŞK MI YOKSA TAKINTI MI?
O kadar aşıksınız ki gözünüz hiçbir şeyi görmüyor. Bazen acı çektiğiniz de oluyor ancak, aşk da zaten böyle bir duygu. Acı tatlı günleriniz elbette olacak. Ancak, ona karşı düşkünlüğünüze ne acılar engel olabiliyor ne de diğer olumsuz koşullar. Partneriniz sizin için vazgeçilmez biri. Peki, ona olan aşkınız hep böyle kuvvetli miydi? Belki de onu başta o kadar da çekici bulmamıştınız. Buna karşılık, zaman içerisinde o sizin için bir tutkuya dönüştü. O halde, yaşadığınız, sizce aşk mı, takıntı mı? Bunu hiç düşünmüş müydünüz?
Takıntı da hayatınıza aniden, aşk kılığına bürünerek sinsice girebilir. Siz kendinizi çılgınca aşık ve partnerinden asla vazgeçemiyor gibi hissederken, takıntı duygularınızın içine yavaş yavaş kök salmaya başlayabilir. Giderek ciddi bir problem haline gelebilen, insanı hasta edebilecek bir küçük virüs gibi davranan takıntı, psikolojide farklı halleriyle geniş bir yer tutar. Eğer siz de partnerinize duyduğunuz hisler konusunda emin değilseniz, çok acı çekiyor ancak, ondan başkasını düşünemiyorsanız, gelin hislerinizin adını koyalım; aşk mı, yoksa takıntı mı birlikte değerlendirelim…
Kontrolü aniden kaybetmek
Aşkın arkasına saklanan takıntı, partnerinizle aranızdaki ilişkiyi olumsuz yönde etkileyebilir. Size acı çektirmek bir yana, sizi mutlu etmeye çalışan ve çok seven partnerinizi bile usandırabilirsiniz. Bunun nedeni, takıntının giderek içinden çıkılmaz bir hal alması ve size olduğu kadar karşınızdaki kişiye de acı çektirmeye başlaması. Partnerinize olan takıntınız, zaman içerisinde davranışlarınıza da yansır ve ona haddinden fazla yemek yapmaya, sürekli onun kıyafetlerini kontrol etmeye, üşüdüğünü ya da sıcakladığını düşünmeye, gece gündüz onu merak etmeye başlarsınız.
Elbette her iyi sevgili ya da eş, partnerinin nasıl olduğunu merak edebilir. Ancak, bu nefes aldırmayacak boyutlara geldiği zaman iş çığırından çıkabilir. Böyle durumlar, kuşkusuz ki bunun aşk değil, artık bir takıntı haline geldiğini gösterir. Üstelik bunun takıntı olduğunu inkar etmek, maalesef ilişkiyi büsbütün zorlaştırır. Dolayısıyla, eğer takıntılı davrandığınızı düşünen bir partneriniz varsa, onu göz ardı etmeyin ve düşüncelerinde belki de haklı olabileceğini aklınızdan çıkarmayın.
Eleştirilere kapalı olmak
Partnerinize karşı bir takıntınız varsa bu büyük bir ihtimalle yakın çevreniz tarafından da fark edilecektir. Bu da eleştiri oklarının hedefi olacağınız anlamına geliyor. Elbette, onlar da sizin iyiliğinizi istedikleri ve acı çekmenize razı olamadıkları için bu eleştirileri yapıyorlar. Ancak, onları dinlemiyor ve inkar etmeye, yaptığınızın doğru olduğunu savunmaya devam ediyorsanız, daha büyük sorunlarla karşı karşıya kalabilirsiniz. Çevrenizdekilerin sevgisini ve saygısını yitirebilir, yalnız kalabilirsiniz. Bununla birlikte, zaten psikolojik olarak da daha büyük bir sorunun pençesine düşmek üzere olduğunuz da bir gerçek.
En doğrusu, yol yakınken sizi sevenlerin de yardımıyla bir uzman gözetiminde takıntılarınızdan kurtulmak olacak. Bu nedenle, gerçek aşkın nasıl bir his olduğunu, takıntının, mutlu olabilecek bir ilişkiyi nasıl olumsuz yönde etkilediğini kabul etmeniz gerekiyor. Siz de eğer yaşadığınız duyguların takıntıyla paralellik gösterdiğini düşünüyorsanız, kendiniz ve sevdikleriniz için profesyonel yardım almaya başlayın. İlerleyen dönemlerde çok daha mutlu bir ilişki yaşayabilir, belki de partnerinizin neden olduğu bu hastalıklı durumun ardından gerçek aşkı bulabilirsiniz.